Skip to main content

1950-2024 dönemini inceleyen yeni bir araştırma, Akdeniz Havzası’nın iklim değişikliğinin etkisiyle giderek daha aşırı sıcaklılara maruz kaldığını ortaya koyuyor. Türkiye’nin de içinde yer aldığı Doğu Akdeniz’de ısı stresi, artan nem oranından kaynaklanırken, Batı Akdeniz’de ise ‘‘kuru sıcak’’ dalgaları öne çıkıyor. Orta Doğu’nun iç kesimleri, Kuzey Afrika çölleri ve güneydoğu Akdeniz’de artık yılda ortalama en az 41 gün boyunca sıcaklıklar 41°C ve üzerinde seyrediyor.

Araştırma, yükselen deniz suyu sıcaklıkları ve artan buharlaşmanın Türkiye’de yazları daha ‘‘nemli ve bunaltıcı’’ hale getireceğini gösteriyor. Geceleri de yüksek kalan sıcaklıklar, vücudun dinlenmesine izin vermeyerek özellikle yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalar için ciddi sağlık riski yaratıyor.

Bulgular, Akdeniz ülkelerinin iklim değişikliğine uyum politikalarını belirlerken bölgesel farklılıkları dikkate alması gerektiğini ortaya koyuyor. Türkiye’de halk sağlığı sistemlerinin artan nem koşullarına hazırlanması, kentlerde yeşil alanların artırılması ve serinleme merkezleri kurulması öncelikli adımlar arasında. Ayrıca ‘‘Akdeniz yazı’’nın ilkbahara ve sonbahara yayılmasının yaratacağı sağlık, tarım ve ekonomi risklerine hazırlanmak da kritik önem taşıyor.

Sıcaklık anomalisini anlamak için yenilikçi bir yöntem kullanıldı

Araştırmada, bir bölgedeki sıcaklık anomalisini anlamak için yenilikçi bir yöntem olan ‘h-indeksi’ kullanıldı. Bu indeks, en sıcak günün sıcaklığını ölçmek veya belirli bir eşiği, örneğin 35°C’yi, aşan gün sayısını belirlemek gibi geleneksel yöntemlerden daha bütüncül bir yaklaşım sunuyor. 

h-indeksi, ‘‘en az h gün boyunca, sıcaklığın h°C’ye ulaştığı veya onu aştığı’’ en yüksek h değerini bulmaya dayanıyor. Böylelikle sıcaklığın hem ne kadar şiddetli hem de ne kadar sık yaşandığı tek bir sayıyla özetleniyor. 

Örneğin, bir bölgenin h-indeksinin 40 olması, o bölgede bir yıl içinde en az 40 gün boyunca sıcaklığın 40°C veya üzerine çıktığı anlamına geliyor.

En sıcak bölgeler ‘‘yılda en az 41 gün 41°C’’

Akdeniz Havzası, iklim değişikliğinin etkisiyle giderek artan aşırı sıcaklık olaylarıyla karşı karşıya kalıyor. 1950’den 2024’e uzanan bir dönemi kapsayan ve Theoretical and Applied Climatology dergisinde yayınlanan yeni bir araştırma, sıcaklık aşırılıklarının hem sıklığının hem de şiddetinin ciddi şekilde yükseldiğini ortaya koyuyor.

Çalışmanın uzun dönemli ortalamaları, Akdeniz’in ısı haritasını çiziyor ve bölgenin iklim değişikliğine karşı ne kadar hassas olduğunu gözler önüne seriyor. Çalışmaya göre Orta Doğu’nun iç kesimlerinde, Kuzey Afrika’daki çöl bölgelerinde ve güneydoğu Akdeniz’de sıcaklıklar, yılda ortalama en az 41 gün boyunca 41°C ve üzerinde sıcaklıklar yaşanıyor. Türkiye’de ise Ege Bölgesi’nin kıyı kesimlerinde, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde sıcaklıklar en az 30 gün boyunca 30°C’yi geçiyor. Bu değerler, her geçen yıl artıyor.

''Türkiye’nin de içinde yer aldığı, ayrıca Kıbrıs ve Levant’ı kapsayan Doğu Akdeniz’de ise ısı stresi, sıcaklıklardan ziyade nem oranındaki artışla ilgili. Yükselen deniz suyu sıcaklıkları ve artan buharlaşma nedeniyle havadaki nem oranının yükselmesi, ısı stresini tetikliyor.'' (Fotoğraf: “Alanya Cleopatra Beach on a November day” by Özgür Mülazımoğlu, CC BY-NC-SA 2.0)

”Türkiye’nin de içinde yer aldığı, ayrıca Kıbrıs ve Levant’ı kapsayan Doğu Akdeniz’de ise ısı stresi, sıcaklıklardan ziyade nem oranındaki artışla ilgili. Yükselen deniz suyu sıcaklıkları ve artan buharlaşma nedeniyle havadaki nem oranının yükselmesi, ısı stresini tetikliyor.” (Fotoğraf: “Alanya Cleopatra Beach on a November day” by Özgür Mülazımoğlu, CC BY-NC-SA 2.0)

Doğu Akdeniz’de gelecek daha ‘‘nemli ve bunaltıcı’’

Son 74 yıldaki eğilimleri ortaya koyan trend analizi ise Akdeniz’in farklı bölgelerinin farklı türde ısı stresleriyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor.

Özellikle günlük maksimum sıcaklıklardaki en güçlü artışlar Batı Akdeniz (İber Yarımadası ve Kuzeybatı Afrika) bölgesinde gözleniyor. Bölge giderek daha sık ve daha yoğun ‘‘kuru sıcak’’ hava dalgalarına maruz kalıyor.

Türkiye’nin de içinde yer aldığı, ayrıca Kıbrıs ve Levant’ı kapsayan Doğu Akdeniz’de ise ısı stresi, sıcaklıklardan ziyade nem oranındaki artışla ilgili. Yükselen deniz suyu sıcaklıkları ve artan buharlaşma nedeniyle havadaki nem oranının yükselmesi, ısı stresini tetikliyor. Kısacası Doğu Akdeniz, daha ‘‘nemli ve bunaltıcı’’ bir geleceğe doğru ilerliyor.

İklim değişikliği ‘‘sıcak noktası’’ olarak Akdeniz

Küresel ortalamadan daha hızlı ısınan Akdeniz Havzası, iklim değişikliğinden en çok etkilenen bölgeler arasında yer alıyor. Bilimsel çalışmalar, bölgede su kıtlığının artacağına, kuraklık olaylarının ise daha sık ve şiddetli yaşanacağına işaret ediyor. Ayrıca bölge kıyıları da deniz seviyelerinde yaşanmaya başlayan yükselme nedeniyle tehlike altında. Sıcaklık aşırılıklarındaki gidişatı ve eğilimleri anlamak, iklim değişikliğine uyum stratejileri geliştirebilmek için önemli.

''Yüksek gece sıcaklıkları da gündüz yaşanan kavurucu sıcaklar kadar büyük bir sağlık riski oluşturuyor. Sıcaklıkların geceleri de yüksek olması, vücudun kendini soğutmasına ve dinlenmesine izin vermiyor. Geceleri serinleme imkanının azalması, özellikle yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalığı olanlar için ciddi sağlık riskleri taşıyor.''

”Yüksek gece sıcaklıkları da gündüz yaşanan kavurucu sıcaklar kadar büyük bir sağlık riski oluşturuyor. Sıcaklıkların geceleri de yüksek olması, vücudun kendini soğutmasına ve dinlenmesine izin vermiyor. Geceleri serinleme imkanının azalması, özellikle yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalığı olanlar için ciddi sağlık riskleri taşıyor.”

Gece serinliğinin yok olması önemli bir sağlık riski

Yüksek gece sıcaklıkları da gündüz yaşanan kavurucu sıcaklar kadar büyük bir sağlık riski oluşturuyor. Sıcaklıkların geceleri de yüksek olması, vücudun kendini soğutmasına ve dinlenmesine izin vermiyor.

Çalışma, Akdeniz genelinde hem sıcaklığa hem de neme dayalı önemli artışlar olduğunu saptadı. Geceleri serinleme imkanının azalması, özellikle yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalığı olanlar için ciddi sağlık riskleri taşıyor. Bu riskler, kentlerdeki bina ve yolların güneşten gelen ısıyı emip geri yaymasına ve böylelikle şehirlerin kırsal alanlara kıyasla daha sıcak olmasına neden olan ‘‘ısı adası’’ etkisiyle birlikte daha da katlanıyor. Uzun süren yüksek minimum sıcaklıklar, vücudun gün içi ısı yükünü atamamasına yol açıyor. 2022 yılında yaşanan ve onbinlerce hayat kaybına neden olan Avrupa sıcak dalgası, gece serinliğinin kritik önemini gösterdi.

Gece serinliği halk sağlığı ve ekonomi için kritik önemde

Yüksek gece sıcaklıkları, uyku bozukluklarına sebep oluyor; kalp-damar ve solunum hastalıkları artıyor.

Gece sıcaklığı yüksekliği, tahıl dolumunu ve yağ-protein sentezini baskılayarak tarımsal verimi düşürüyor.

Soğutma talebinin yılın daha uzun bölümüne yayılması, elektrik şebekesini zorluyor

‘‘Akdeniz yazı’’ kavramı ilkbahar ve sonbahara doğru genişledikçe, konfor eşiği düşebilir ve turizm olumsuz etkilenebilir.

Yeşil alanlar artırılmalı, serinleme merkezleri kurulmalı

Çalışmanın bulguları, Akdeniz bölgesinde iklim değişikliğine uyum için etkili adımlar atılmasının aciliyetini gösteriyor. Isı stresinin bölgesel olarak farklılık göstermesi ise standart çözümlerin yetersiz kalacağını açıkça ortaya koyuyor.

Batı Akdeniz için su kaynaklarının yönetimi ve kuraklığa dayanıklı tarım gibi ‘‘kuru sıcaklara’’ yönelik stratejiler öncelik kazanıyor.

Doğu Akdeniz’de ise halk sağlığı sistemlerinin, nemin ağırlaştığı koşullara göre hazırlanması gerekiyor. Kentlerde yeşil alanların artırılması ve serinleme merkezleri kurulması, ‘‘nemli sıcaklıklara’’ uyum sağlanabilmesi için hayati önemde.

Akdeniz’in geleceğini korumak, bilimsel kanıtlara dayalı, proaktif ve bölgeye özel uyum politikaları geliştirmekten geçiyor.

Kaynak Makale: Yavaşlı, D.D. (2025). Assessing the h-index for mediterranean climate analysis. Theoretical and Applied Climatology, 156, 432. https://doi.org/10.1007/s00704-025-05665-y

Yazar Hakkında

Coğrafi Bilgi Sistemleri Uzmanı

Doç. Dr. Doğukan Doğu Yavaşlı, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Coğrafya Bölümü öğretim üyesidir.

Lisans eğitimini Ege Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nde, yüksek lisans eğitimini Ege Üniversitesi Coğrafi Bilgi Sistemleri programında ve doktorasını Ege Üniversitesi Fiziki Coğrafya programında tamamlamıştır. Yüksek lisans ve doktora süresince birçok kez NASA Goddard Uzay Uçuş merkezinde davetli araştırmacı olarak bulunmuştur. 2010-2011 yılları arasında Fulbright Bursu kapsamında Maryland Üniversitesi (ABD) Coğrafi Bilimler bölümünde misafir araştırmacı olarak çalışmıştır.
2007-2016 yılları arasında Ege Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nde çalışmıştır. 2016’dan itibaren ise çalışmalarını, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nde sürdürmektedir.

Tanınmış uluslararası dergilerde uzaktan algılama, iklim değişikliği gibi konularda yayınları bulunmaktadır.

Uzmanlık Alanları: Coğrafi Bilgi Sistemleri, Uzaktan Algılama, Veri Analizi, İklim Değişikliği